Gurvita tarifler serisinde bu hafta Gaziantep mutfağına konuk oluyoruz ve sizlerle Antep usulü nohutlu dürüm tarifimizi paylaşıyoruz.
2 bardak nohut (bir gece önceden ıslatılmış)
1 su bardağı Gurvita İlikli Kemik Suyu
1 adet kırmızı soğan
1 yemek kaşığı kurutulmuş sarımsak
1 bağ maydanoz
1 limon
4 adet lavaş
2 kaşık yulaf unu
1 tatlı kaşığı hardal
Tuz, pulbiber, sumak, kimyon
Islattığınız nohutların suyunu süzün ve bir tencereye alın. Ardından tencereye Gurvita İlikli Kemik Suyu'nu ilave edin. Ardından tenceredekilerin üzerini geçecek kadar su ekleyin. Kısık ateşte yaklaşık üç saat veya nohutlar yumuşayana kadar pişirin.
Soğanı ve maydanozu ince ince doğrayın.
Pişen nohutları süzün ve bir tavada zeytinyağı ile 2-3 dakika soteleyin.
Sotelik nohutlara tuz, pulbiber, sumak, kimyon, doğranmış soğan, maydanoz ve limon suyunu ekleyin ve iyice harmanlayın.
Nohutları aldıktan sonra tencerede kalan kemik suyunu alın, içine yulaf unu ekleyerek kıvamını açın ve soğutun.
Soğutulan kemik suyu sosuna kurutulmuş sarımsakları ve hardalı ekleyip iyice karıştırın.
Lavaşları hafif ısıtın.
Her bir lavaşın üzerine hazırladığınız sosu sürün, üzerine nohut harcından 2-3 yemek kaşığı koyun ve dürüm şeklinde sarın.
Afiyet olsun!
Evet, nohutları ıslatmadan kullanabilirsiniz, ancak bu durumda pişirme süresi uzayacaktır. Çünkü ıslatılmamış nohutları pişirmek daha fazla zaman ve su gerektirecektir.
Nohutlu dürüme çeşitlilik katmak için avokado dilimleri, ince dilimlenmiş kırmızı lahana, marul, domates dilimleri veya kızartılmış biber gibi sebzeler ekleyebilirsiniz.
Nohutlu dürüm için kemik suyu ve hardal dışında, humus, tahin sosu, yoğurtlu sarımsaklı sos veya acı sos gibi alternatifler de kullanabilirsiniz.
Coğrafi işaret, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünleri gösteren bir işarettir. Ürünün belirli niteliklere sahip olduğunu, geleneksel yöntemlere göre yapıldığını veya coğrafi kökeninden dolayı sahip olduğu tarihi belgelendirmek amacıyla kullanılır.
İşkembe çorbasının geçmişi 1600’lü yıllara dayanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in de en sevdiği çorbalardan biri olan İşkembe Çorbası için özellikle kış aylarında çokça işkembe sipariş ettiği bilinir. Biz de geçmişten günümüze gelen bu şifalı ve geleneksel lezzeti sofralarınıza taşımaya ve yaşatmaya devam ediyoruz.
İlik Yağı, yemekleriniz için eşsiz bir lezzet ve şifa kaynağıdır.
Oldukça zengin bir mutfağa sahip olan Osmanlı Devleti’nde çorbacılık başlı başına bir meslek tanımıydı ve çorba Anadolu’da önemli bir yer tutuyordu. En çok yapılan çorbalardan biri olan Kelle Paça çorbası ayrıca özel kelle paçacılarda servis ediliyordu.
Yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişi olduğu söylenen sirke kelime olarak “üzüm asidi” anlamında gelmektedir. İngilizce’de vinegar; Fransızca’da “vin aigre” kelimelerinden türetilmiştir ve ekşi şarap demektir.
