Gurvita’nın tarifler köşesinde daha önce milföyde tavuk sote ve milföy çanağında tavuk tariflerimizi paylaşmıştık. Şimdi ise farklı bir milföy tarifimizle karşınızdayız. Üstelik bu milföy tarifini hamurdan değil patates ve mantardan yapıyoruz!
Hazırlama Süresi: 20 dakika
Pişirme Süresi: 30 dakika
Porsiyon: 4 kişilik
6-8 adet iri boy taze patates
15-20 adet kestane mantarı
2 yemek kaşığı Gurvita Sade İlikli Kemik Suyu
1 adet ufak kırmızı çarliston biber
1 dal taze biberiye
1 tatlı kaşığı tereyağ veya zeytinyağı
1 yemek kaşığı limon suyu
1 yemek kaşığı toz parmesan peyniri
1-2 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
Patatesleri iyice yıkayın ve dilimleyin.
Tuzlu suya ilikli kemik suyu ekleyin ve dilimlenmiş patatesleri çok az yumuşayacak kadar haşlayın.
Mantarları temizleyerek dilimleyerek bir tavada tereyağı ve limon suyu ile soteleyin. Tuz ve karabiber ekleyin.
Haşlanmış patates dilimlerini fırın tepsisine dizin; üzerine hafifçe tuz ve karabiber serpin. Ardından önceden ısıtılmış 190 derece fırında 5-10 dakika kıtır hale gelene kadar pişirin.
Daha sonra kıtır patates ve sote mantarları kat kat olacak şekilde bir fırın kabına alın.
Üzerine toz parmesan peyniri serpin ve küp şeklinde doğranmış kırmızı çarliston biber ekleyin.
Fırını 180 dereceye ayarlayın ve patatesli mantarın üzeri kızarana kadar yaklaşık 15 dakika pişirin.
Patatesli-mantarlı milföyü, taze biberiye dallarıyla süsleyerek servis edebilirsiniz. Yanında yeşil salata veya yoğurtlu bir sos eşliğinde de ikram edebilirsiniz.
Afiyet olsun!
Bu tarifimizde gerçek milföy hamuru yerine patates ve mantarları özenle katmanlandırarak milföy benzeri bir yapı ve doku oluşturduk. Yani milföyü hamurdan değil sebze katmanlarından yapmış olduk.
Coğrafi işaret, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünleri gösteren bir işarettir. Ürünün belirli niteliklere sahip olduğunu, geleneksel yöntemlere göre yapıldığını veya coğrafi kökeninden dolayı sahip olduğu tarihi belgelendirmek amacıyla kullanılır.
İşkembe çorbasının geçmişi 1600’lü yıllara dayanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’in de en sevdiği çorbalardan biri olan İşkembe Çorbası için özellikle kış aylarında çokça işkembe sipariş ettiği bilinir. Biz de geçmişten günümüze gelen bu şifalı ve geleneksel lezzeti sofralarınıza taşımaya ve yaşatmaya devam ediyoruz.
İlik Yağı, yemekleriniz için eşsiz bir lezzet ve şifa kaynağıdır.
Oldukça zengin bir mutfağa sahip olan Osmanlı Devleti’nde çorbacılık başlı başına bir meslek tanımıydı ve çorba Anadolu’da önemli bir yer tutuyordu. En çok yapılan çorbalardan biri olan Kelle Paça çorbası ayrıca özel kelle paçacılarda servis ediliyordu.
Yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişi olduğu söylenen sirke kelime olarak “üzüm asidi” anlamında gelmektedir. İngilizce’de vinegar; Fransızca’da “vin aigre” kelimelerinden türetilmiştir ve ekşi şarap demektir.
